engel-siz-misiniz
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Serkan UMAN

Aşağa gitmek

Serkan UMAN Empty Serkan UMAN

Mesaj  ali Salı Haz. 01, 2010 8:02 pm

İNSANLARIN ENGELLİLERE BAKIŞ AÇILARI


İnsanların engellilere bakış açılarından bahsetmek istiyorum bazı insanlar engelli birisini gördükleri zaman sanki bu insan uzaydan gelmiş gibi bakıyorlar yüzlerine acıyarak bu insan hiçbir şey bilmiyor hiçbir şey yapamaz gibi hep ön yargıyla bakıyorlar ama bir engelli birisinin neler yaptıkları görünce veya duyunca ağızları açıkta kalıyorlar çok şaşırıyorlar bunları engelli birisi mi yaptı diye hemen soruyorlar sürekli insanlarda hep bu ön yargı var bu engelli bu hiçbir şey bilmez hiçbir şey yapamaz diye hep bu ön yargı var insanlarda ama engellilerin neler yaptıklarını görünce de inanamıyorlar yani mesela en basit örnek vermek gerekirse gene kendimden örnek vereceğim ben daha öncede anlatmıştım grafik tasarım kursuna gitmiştim diye şimdi grafitle kartvizit logo gibi şeyler yapıyorum insanlar inanamıyorlar bunun benim yaptığıma inanamıyorlar işte atıyorum bunun eli sağlam değil bunu nasıl yapıyor gibisinden çok şaşırıyorlar fazla da belli etmek istemiyorlar ama insan gene de anlıyor yani burada önemli olan insanın zihninde ve kalbinde engelin olmaması yoksa diğer engelli grupları isteseler her şeyi yapabilirler yeter ki engellilere önem ve şans verirsin gerisi zaten gelir yani bir de bu insanların ön yargıları kalksa çok ama çok güzel olacak o zaman mesela bir engelli birisi bir iş başvurmasına gidiyor ne hayaller kurarak işte benimde bir işim olacak diye başvurmaya gidiyor tabi mülakata giriyor mülakata ki insanlar görüyorlar bir engelli olduğunu işte birkaç tane soru soruyorlar laf icabı sonra biz sizi haber vereceğiz diyorlar sonra engelli olduğunu görünce bu bir iş yapamaz diye gönderiyorlar hemen ama onlar bilmiyorlar ki onların yapamadıklarını engelliler yapıyorlar diye eğer bu ön yargı devam ederse ne yazık ki çok yazık olacak diye düşünüyorum

MÜREFŞEN BEYAN


Aklım bazı şeylere ermeye başladığı andan itibaren hep bir arayış içinde oldum. Çevremi, çevremdeki insanları, o insanların davranış şekillerini, birbirleri ile olan ilişkilerini, iletişimlerini gözlemlemeye başladım. Birbirlerine karşı duydukları sevgiyi, saygıyı, hoşgörüyü, öfkeyi, acımasızlığı geçen zamanla bende hissetmeye başladım.

İlkokula başladığım günü çok net hatırlayabiliyorum.Tüm öğretmenler,öğrenciler,veliler,yöneticiler ve personeller birbirlerine gülücükler saçıyor ve nazik davranıyorlardı.Ağızlarından çıkan her kelimede suratlarını farklı bir gülümseme alıyordu ve her el kol hareketlerinde nazik davranıyorlardı.Yani kısacası herkes “sevgi” ve “saygı” çerçevesi içerisinde gözüküyordu.O gün anladım eğitim ve öğretim hayatına atılan ilk adımdan itibaren iki olgunun aşılanmaya çalışıldığını:“sevgi” ve “saygı”. Hikâye kitaplarımız olurdu, karakterlerden biri zor bir duruma düşerdi ama yakın arkadaşları ve çevresindeki yardımsever, hoşgörülü insanlar hemen yardımına koşarlardı. Böylelikle de hikâye mutlu son ile biterdi. Zaten çocukken sonu kötü biten bir hikâye yoktu. Hikâyelerin sonu hep iyi biterdi.

Bugün o sonu iyi biten hikâyelerdeki yardımsever, hoşgörülü insanlara çok ihtiyaç var. Çünkü insanlar kendilerinden ve kendi çıkarlarından başka hiç kimseyi düşünemez olmuş, bencilliklerinden karşısındaki insanı nasıl incittiğinin farkına bile varamaz hale gelmişlerdir.

Birkaç yıl öncesine kadar engelli insanlarımızdan uzak yaşıyordum. Onların sorunlarından, tertemiz duygu ve düşüncelerinden habersizdim. Bu konuda kendimi çok suçlayamıyorum aslında çünkü onlardan uzak olmamın sebebi benim düşünce engelli olmam değildi. En basitinden bir sokakta yürürken bile diğer insanlarla olduğu gibi onlarla çok karşılaşmıyordum. Katıldığım sosyal kulüplerde ya da spor kulüplerinde hiçbir engelli arkadaşım yoktu. Karşılaştığım zamanlarda ise çevrelerindeki insanlara bakmaktan çekindiklerini fark ettim. Etraflarına bakmıyorlardı ya kafasını öne eğiyor ya da tam karşısına sabit bir noktaya hatta bir boşluğa bakıyor gibiydiler. Yaklaşmak istiyordum fakat yaklaşamıyordum çünkü bende onlardan çekiniyordum. İçinde bulundukları durumu düşündüm. “Neden?” sorusunu sordum. Sorduğum soru “Neden bu durumdalar?” değildi. Sorduğum soru “Neden biz onlara bu kadar uzağız?” dı. Evet, biz engelli vatandaşlarımıza neden bu kadar uzağız? Bu saçmalıkta neyin nesi? Neden hala bu ülkede yalnızca biz engelsiz vatandaşlar yaşıyor gibi düzenlemeler yapıyoruz ki bugün bile engelli olmayan bir vatandaş toplu taşıma araçlarına itiş kakış olmadan bir darbe almadan binemiyor, yolda karşısından gelen ya da yanındaki insanla çarpışmadan yürüyemiyor. Buna rağmen bu bencillik bu görmemezlikten gelme rolleri niçin? Bilemiyorum farkında mısınız engelli vatandaşlarımız, ihtiyaçları düşünülerek planlanmamış yollardan ötürü günlük hayatın dışına itiliyor. Yol ve yürüyüş alanlarında engelli vatandaşlarımıza ayrılmış bölümlerin eksikliği, onları sosyal hayatın dışına itiyor. Ve bilemiyorum yine farkında mısınız ama 8,5 milyon engellinin yüzde 80’i işsiz. Neden? Beceriksiz oldukları için mi? Düşünemedikleri için mi? Yoksa işverenler ile birlikte toplumunda zihinlerindeki engeli bir türlü kaldıramadıkları için mi?

Ben 18 yaşındayım. Sağlıklı bir insanım. Eğitim ve öğretim hayatım kaliteli okullarda, yükseköğrenim görmüş öğretmenlerimin bana yol göstermesi ile geçti hatta geçiyor. Ama buna rağmen ben Serkan gibi grafitle kartvizit logo yapamıyorum. Grafik tasarlayamıyorum. Hatta teknoloji çağında olmamıza rağmen teknoloji ile benim yıldızım halen daha barışamadı. Ama ben “aa o engelli olduğu halde yapabiliyor ben yapamıyorum” gibi bencilce bir düşünceye kapılmadım. Aksine gurur duydum. Küçücük bir olumsuzluktan dolayı yaşamaktan pes eden insanların aksine hayata sıkı sıkı sarılan, hayatın bütün zorluklarına göğüs geren sizlerle gurur duymamız, gerçekleri görmemize engel olan önyargımızı yenmemiz gerekiyor.
Burada kurumlara ve bizlere büyük görev düşüyor. Örneğin Avrupa’da ki ilkokullarda “Engellilere Nasıl Davranılır?”dersi var. Bizde de neden olmasın? Bu önyargıyı bu cehaleti ancak eğitim ile aşabiliriz. Ve ilk önce şu “engelli” ifadesini kaldırabiliriz. Çünkü bu başarılardan bu yeteneklerden sonra onları “engelli” olarak tanımlamak çok komik oluyor.

Tek engel insanın zihninde ve kalbinde olan engeldir. Yapılması gereken ise insanın yaşamına yön veren bu etkenlerdeki engelin kaldırılmasıdır. Unutmayalım ki bu hayata hiç kimse kendi seçimi ile gelmedi. Hiç kimse en başından hayatını nasıl sürdüreceğini planlayamadı. Sen bile!

ali

Mesaj Sayısı : 12
Kayıt tarihi : 14/03/10

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön


 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz